Akide Şekerinin Hikâyesi
Akide şekerinin hikâyesi ta yeniçerilere
kadar uzanıyor: Akide şekeri tarihe ismini Sultanların şekeri, Şekerlerin
Sultanı olarak yazdırmıştır. Bundan böyle yani 17. yüzyıldan beri Akide şekeri
sevilerek yenmektedir. Hatta Osmanlı döneminde Şeker kelimesi "akide"
kelimesiyle adlandırılmıştır.
Akide şekerine ait iki hikâye vardır: Ulufe divanı günü Yeniçerilere üç
aylıkları dağıtılır ve saray avlusunda bir yemek verilirmiş. Bu tören içinde
yer alan 'akide merasimi' ise Kapıkulu askerlerinin aldıktan aylıktan hoşnut
kaldıklarını gösteren basit fakat ilginç bir ara törenmiş. Osmanlı
Kanunnamelerine göre, Ulufe Divanı'nın bu aşamasında, Sadrazam ile Divan-ı
Hümayun üyeleri önce askerin yemeğini kontrol ederlermiş. Bundan sonra
kendilerine Muhzır Ağa, Asesbaşı Ağa ya da Kul Kethüdası tarafından tabaklar
içinde şekerler sunulurmuş. Bu, askerlerin bir şikâyetlerinin bulunmadığına ve
artık ayaklanma olmayacağına işaretmiş. Bu tören iki tarafı da rahatlattığı
için o şekere de 'akide' denmiş. Daha sonra da bağlılık anlamına gelen 'Akide
Şekeri' adı verilmiş.
İkinci hikâye ise, Yeniçeriler ‘in kazanlarda
kaynattığı akideyi padişaha sunmasını anlatıyor; Yeniçeriler, ne kadar farklı
çeşitte kaynatırlarsa akideyi 'senden o kadar memnunuz' anlamına gelirmiş ve
böylece karşılıklı bir memnuniyet akidi tamamlanırmış. Akide Osmanlı döneminden
sonra klasik bir şeker oldu. Ama halen birçok aile bayramlardaki şekerlerinin
arasından akide şekerini eksik etmez. Hatta benim bir kaç çalışma arkadaşım
masalarında ziyarete gelenler için sürekli akide şekeri bulundururlar. Akide
şekerine çeşitli meyve aromaları, hatta baharat katkıları ( tarçın, nane vb.)
yapılarak birçok versiyonu elde edilmektedir. Safranbolu ilçemizde lokum çeşidi
kadar akide şekeri de bulabilirsiniz. İstanbul’da ise tarihi yarımada Eminönü
ilçesindeki şekercilerde Akidenin birçok çeşidini bulabilirsiniz.
Yorumlar
Yorum Gönder