Kansere Yolacan Maddeler
Burada kanser olmamız için üzerimize salınan çete elemanlarını tek tek tanıtmaya çalışacağım.
Öncelikle tedavi ile iyleştirme arasındaki farka deyinmeden geçemeyeceğim. Tedavi bir süreçtir. Hasta iyileşsin yada iyileşmesin bu süreçten geçer. Bir dizi yöntemler denedir. Bunlara tedavi yöntemleri denir. İyileştirme garantisi yoktur. Lakin çok kazançlıdır. Garantisi olmadan para harcadığınız yada satın aldığınız tek hizmettir. Hiçbir sağlık kurumu yada ilaç sektörü iyileştirme üzerinden para kazanamaz. Zira iyileştirme bir sondur. Para kazanmanın sonu gelirse ticari hayatları da sona erer. Bu yüzden tedavi en mantıklısıdır. Son nefesine kadar denenecek her "sözde" yöntem para kazandırmaya devam eder.
Kanser tedavi yöntemleri neden 1950'lerden bu yana hala aynı şekilde işliyor; toksik radyasyon, kemoterapi ve ameliyatlar?
Cevabını verdik bile. İyileştirme kazançlı bir cevap değil, ama tedavi kazançlı...
Kanser salgınının ağır ve yavaş öldürme metodu olduğunu kabul edemiyorsanız, o halde soykırım gibi daha ağır bir kelime kullanacağım. Soykırım: devlet onayıyla insan yada insanların katledilmesine denir. Bu sadece savaşta ölen askerleri yada sivilleri içermez.
Neyse... Kanseri yenmenin en iyi yolunun kansere hiç yakalanmamak olduğunda hemfikiriz sanırım. Bağışıklık sistemimizi korumanın ve güçlü tutmanın yollarından ikisi dengeli ve doğal beslenmek, ve de düzenli egzersiz yapmakdır. Aynı zamanda da vücudumuzdan toksinleri atmamız gerekir.
1. Plastik Şişeler
Plastiklerin altında yer alan geri dönüşüm sembollerinde BPA olup olmadığı belirtilir. Bu pek çok araştırmacıya göre kanser yapan bir maddedir. Maviler sorunsuz görünse de, kırmızı numaralara göre suyunuza karışan BPA miktarı artmaktadır. BPA (Bisphenol A), estrojen gibi davranan kimyasal bir maddedir. Özellikle plastiklerde, kutulamada, konservelemede, diş dolgu maddelerinde, su borularında, kağıt makbuzlarda çok görülür. Özellikle marketlerden aldığınız paketlenmiş ve ambalajlanmış hemen her üründe mevcuttur.
Bunlar hormonlara duyarlı kanserlerle (meme ve prostat gibi) ortak çalışırlar. Fazlası beyin tümörüne kadar götürür. BPA, yetişkenlere yapılan idrar testlerinde %95 oranında çıkar. Mesela taze ev yapımı çorbaya nazaran içilen hazır çorbaların sonucu idrar testlerinde çıkan BPA oranı %1200 gibi korkunç bir rakamdır (Bu Harvard tarafından yapılan bir araştırma). Kanada'da bebe şişelerinde kullanımı yasaklanmıştır.
Peki ne yapmalı?
Öncelikle kırmızı geridönüşüm sembollerinden uzak durun. Esas yapmanız gereken ise plastik damacana ve su şişelerinden komple uzak durmanız. Plastik şişe yada kapların ısınması, güneşe maruz kalması gibi durumlarda BPA her halukarda suyunuza karışır. BPA'lı şişelerin kullanım amacı şeffaf olsun, içi gürünsün mantığıdır. Siz içini görmek istiyorsanız cam şişe kullanın. Plastikten uzak durun.
BPA'nın başka kullanım amacı tek kullanımlık olmasıdır. Kullan at! Ancak bunu bizler yapmayız, ekonomi olsun, ziyan olmasın diye defalarca kullanmayı tercih ederiz. Başka bir amacı da kırılmaz oluşudur. Bunu da bir yerinizi kesmeyin diye pazarlarlar. Eğer cam şişe kullanmıyorsanız ve atmıyorsanız, sakın bulaşık makinesinde yıkamayın! Paslanmaz çelik yada cam tercih edin.
Konserve kutularının kaplamaları gıdaların çürümesini önler. Ancak BPA içerir. Siz siz olun çürüme lüksüne sahip taze gıdaları taze iken tüketin. İçinde BPA olmayan karton kutuları tercih edin.
BPA aynı zamanda plastik kontak lenslerde de bulunur. CD ve DVDlerin kaplamalarında, boyalarda, oyuncaklarda bolca vardır.
Pek çok üretici BPA yerine BPS etiketi koyarak işten yırtmaya çalışmaktadır, ancak BPS (Bisphenol-S) daha da tehlikelidir. Toplum olarak dik durmamız gereken tek konu plastik şişelere hayır demek ve üretimine engel olmaktır.
2. Florid
Amerika'da evlere gelen suyun hepsinde toksik sodyum florid (hydrofluosilicic acid) bulunmaktadır. Yıllar süren inkarlardan sonra, Rockefeller kontrollü federal devlet en sonunda artık floridin çocuklara zarar verdiğini itiraf etmiştir. Ancak yine de tamamen arıtmak yerine, konulan miktarın azaltılması yoluna gidilmiştir. Bunu da diş sağlığı için gerekli gördüğünü söylemiştir. Ancak yapılan son araştırmalarda Amerikan Diş Derneği, floridin dişler için de zararlı olduğunu belirtmiştir. Televizyonlarda boy boy çıkıp insanlara floridli diş macunu öneren diş hekimlerini kızdıracak bir yazı olacak bu sanırım.
Harvard Üniversitesi Diş Bölümü, floridin kanser yaptığını ortaya koymuştur. 5-10 yaş arası floride maruz kalan erkek çocuklar büyüdüklerinde kemik kanseri problemine maruz kalmaktadır. Hatta DDT'den daha belirgin ve tehlikeli olduğu söylenmiştir.
Pek çok şişeleme şirketi çaktırmadan şişeleme işlemi esnasında florid katmaktadır. Bunu yaparken de çocuklar için faydalı olduğunu ve dişleri güçlendirdiğini savunmaktadır.
Spiritüel anlamda ele alacak olursak da, floridin ağır bir şekilde kireçleme yeteneği vardır. Bu da 3. Göz dediğimiz pineal bezlerinin kireçlenmesine ve kullanım dışı kalmasına neden olur. Bu da, tam da sistemin istediği bir şeydir. Farkındalığını yitirmiş, koyunlaşmış bir kölelik sistemi yaratmanın en basit yollarından biridir.
3. Zirai Böcek İlaçları
Yavaş öldüren katillerden biridir. Devlet onaylıdır. İlk Bush döneminde kabul edilmiştir. 47 eyalette zorunlu kılınmıştır. Methyl iodine içerir. Troid, beyin hasarı, sinir hastalıkları, kadınlarda düşük gibi sonuçları vardır. 2012'de yeni yeni raflardan kaldırılmaya başlanmıştır. Bizde ise tam gaz halen devam. Buna birinci elden maruz kalan çiftçi ise melonama denen cilt kanserine yakalanır. Löseminin nedenlerinden biri de budur. Pek çok çocuk üzerinde yapılan testte, idrarlarında buna rastlanmıştır.
4. Paraben
Kişisel hiyjen ürünlerimize eklenen son derece zararlı, kanser yapıcı bir kimyasal maddedir.
Bütün tuvalet mazlemelerinde, yumuşatıcılarda, makyaj malzemelerinde, traş köpüklerinde, losyonlarda, koltuk altı deodorant ve koku gidericilerde ve diş macunlarda yüksek miktarda vardır.
Kadınların meme kanserine yakalanmalarına neden olan başlıca etkenler bu maddelerin kullanımıdır. Her kadından dörder tane olmak üzere toplanan 160 ürün içinde, %99'u illaki bir birim paraben içerirken, %60'ı beş birim paraben içermiştir.
5. Aliminyum
Terlemeye karşı kullanılan ürünlerin hemen hepsi bunu içerir. Vücut bunu emer ve sürülen bölgeye en yakın yer meme olduğu için, meme kanseri nedenlerinden biri de budur. Meme kanseri olan kadınların meme ucunda bulunan sıvılarda bol miktarda aliminyum tespit edilmiştir. Aliminyum kullanılan tüm saklama ambalajları, kutular, termoslar, pişirme kağıtları vb uzun vadede yiyip içtiklerimize yada vücudumuza karışması halinde kanser yapıcı özelliğe sahiptir. Alzheimer hastalığının da başlıca nedenlerinden biridir.
Havaya salınan bol miktarda aliminyum ve baryum, soluma yoluyla vücudumuza girer. Partikül zehirlenmesi yaşadığımızı farketmeden kalp krizleri, akciğer kanserleri, astım vb problemler kapımızı çalar.
6. Güneş kremleri
Sözde güneşin kanser yapıcı etkilerinden korunmak için kullandığımız pek çok kremin kendisi kanser yapıcı özelliğe sahiptir. Geçtiğimiz 10 yıl içinde bunun farkında olduğu halde ve yapılan tüm uyarılara rağmen FDA bunu yasaklamamıştır. Piyasada kullanılan güneş kremlerinin sadece %8'inin güvenli oluşu çok ironiktir. Kalan yüzde ise sağlığa uygun olmayan bir veya birden fazla kimyasal içerir.
7. Şeker
Kanserli hücrelerin en sevdiği besindir. Bununla beslenir ve çoğalırlar. Ortalamaya göre insanlar günde 22 çay kaşığı kadar şeker tüketir. Bir şişe sodada bile 39 gram şeker (8 çay kaşığı) vardır. Kolanın içinde ne kadar olduğunu söylemek bile istemiyorum. Sadece kola üzerine yazı yazmak gerekir.
8. Tıbbi Radyasyon
Tomografi taramaları ciddi kanser riski taşımaktadır. Buna rağmen sıkça kullanılır. Özellikle tomografiye birden fazla kez sokulan çocuklarda ilerki yaşlarında beyin kanseri sıkça görülür (Bu 20 yıllık bir araştırmanın sonucunda gözlenmiştir). Yine 5 ile 10 arası tomografi taraması geçiren bir çocuğun normal çocuğa göre lösemi geçirme ihtimali 5 kattır.
Benzer şekilde dental (dişle alakalı) x-ray cihazları da beyin kanseri riskini artırmaktadır.
Mamografi vücudu ionize ışımaya maruz bırakarak kanser riskini çoğaltır. Göğüs x-ray cihazından 1000 kat daha tehlikelidir (ki onun bile kanser riski bulunur).
"Menapoz öncesi incelemelerde, bir kadın 10 yıllık bir süreçte 5 kez radyasyona maruz kalır. Bu ne demektir biliyor musunuz? Bu, Japonya'da Hiroşima'ya atılan atom bombasından 1 mil uzaklıktaki kadının radyasyondan etkilenme gücüne eşdeğerdir." - Dr. Robert M. Kaplan, Rektör, School of Public Health, University of California, Los Angeles.
Radyasyon kanserli hücrelerin nüfusunda bir azalma yaratmış gibi görünmekte, ancak gerçekte yüksek derecede kötü huylu hücrenin artışına neden olmaktadır (yani azalan miktar içinde kötü huyluların iyi huylulara oranı yüksektir.) Bu da hastanın ölümüyle sonuçlanacaktır.
Havaalanlarındaki çıplak vücut tarayıcıları yüksek derecede kanser riski taşır ve anayasanın 4. Maddesine göre de kullanımı yasal değildir. Bunu idare eden personelin bile kansere yakalandığı tespit edilmiştir. Avrupa'da kullanımı yasaklanmıştır.
9. Cep Telefonları
Yaydığı radyasyonla kurşun, egzos ve kloroformla aynı seviyede zarar verdiği tespit edilmiş kanser yapıcı bir cihazdır. 10 yıllık bir araştırma sonucu (1999-2009), beynin ön ve yan loblarında, cep telefonları yüzünden çocuklarda beyin tümörü riski %50 artmıştır.
Çocuklarımızın hepsi bizim yüzümüzden cep telefonuna maruz kalmaktadır. Hatta çocuklarımızın eline verip bunu daha da tetikleyen yine bizleriz.
Tüm kanser yapıcı etkilerine, ispatlarına ve uyarılara rağmen hiçbir üretici yada devlet, ürünlerin üzerine uyarı yazmamaktadır. Sigara yada içki kadar, hatta daha fazla tehlike içerdiği halde.
Aynı şekilde her gün kucaklarımızda taşıdığımız laptoplar da yaydığı elektromanyetik radyasonla benzer tehlikeyi içermektedir.
10. Civa
En tehlikeli maddelerden biridir. Her hali zehirli ve toksiktir. Özellikle sinirleri, gastrolojik bölgeyi (mide) ve böbrekleri tahrip eder. Zarar verir demiyorum, tahrip ediyor.11. Aşı
Yavaş ve ağır ölümün yasal silahıdır. Civa, aliminyum ve formaldehit çocuk aşılarında ve bize yapılan grip aşılarında bolca bulunur. Binlerce ama binlerce araştırma aşıların kanser riskini artırdığını ispatlamıştır ve sinirsel tahribata ve otizme yol açtığı bilinmektedir. Bunun üzerine yüzlerce sayfa yazılabilir. Buyrun araştırın, yormayın beni. Araştırdıktan sonra çocuklarınıza yaptırıp yaptırmamayı bir kez daha düşünün ve aşı yaptırmanın neden yasal zorunluluk olduğunu da sorgulayın. Bunu sorgulayan ve yasaklanmasını isteyen pek çok bilimadamı zorla susturulmuş yada icaplarına bakılmıştır. Bu bir komplo teorisi olsa da, piramidin tepesindekilerin insan nüfusunu dengede tutmak için yumuşak ölüm aleti olarak kullanıldığı da söylenir.12. Diş Dolgusu
Diş hekimleri yine kızacaklar. Dental amalgamlar civaya maruz kalan en bariz kaynaklardır. Tek bir amalgam günlük 15 mikrogram civa açığa çıkarır. Ortalama bir birey 8 dolguya sahiptir. Bu da günlük 120 mikrogram civa demektir. Kanser araştırma enstitüleri bunu pankreas kanserine bağlamaktadır ve tüm peridontal hastalıkların pankreas kanseri riski taşıdığını savunur (Harvard Üniv araştırması). Peridontal hastalık geçmişi olan birinin normal birine göre %64 daha fazla pankreas kanserine yakalanma riski vardır.
13. Ampüller
2007'de Kafatası ve Kemikler Tarikat üyesi George W. Bush'un attığı imzaya göre 2012'den itibaren artık Edison yapımı 100 Watt ampüller yasaklanacaktı. Bunu 2013'te 75 Watt , 2014'te 40 Watt takip etti.
Standart parlak ampuller yerini ağır öldüren katil CFL ampüllerine bırakacaktı, ki bu ampüller insan ve çevre için son derece zararlı olan toksik civa içermekteydi. Bu ampül bir kırılmaya görsün, havaya yüksek miktarda zehirli civa karışması demekti. Neyseki bu plan rafa kaldırıldı ve kendi evini zehirlemen gerekmedi.
14. Mısır Şurubu
Yüksek fruktozlu mısır şurubu (YFMŞ), ekmekten sodaya pek çok gıdayı tatlandırmak için kullanılır. Araştırmalar göstermiştir ki, kanserli hücreler arıtılmış fruktoza deli oluyorlar. Özellikle pankreas kanseri bu fruktoz üzerinden daha çabuk beslenip çoğalıyor. Tümörlü hücreler hem glukozu hem de fruktozu çok seviyor. Ancak glukoz onları sadece beslerken, fruktoz bölünerek çoğalmalarına yardım ediyor. Yüksek fruktozlu mısır şurubu ise tüm şekerler içinde en tehlikelisi. Market ürünlerinin 3te 1inin yüksek fruktozlu mısır şurubu içermesi ve aynı ürünlerin içinde yetmiyormuş gibi bir de civa bulunması tam bir skandal.
Ortalama bir insan her gün yaklaşık 12 çay kaşığı YFMŞ tüketir. Bununla beraber aldıkları civayı da hesap edecek olursak güvenlik bariyerini çoktan delmiş oluyorlar. Bundan rant sağlayan yine gıda sektörü oluyor. Bunun sonucu olarak obezite çoğalıyor. Obezite sonucu da kanser çoğalıyor.
15. Mikrodalga
Çabuk pişsin, tencere tava kirlenmesin diye hepimizin evinde var olan fırındır mikrodalga. İnsan sağlığına zarar verdiği gerekçesiyle 1976-1987 arasında Rusya'da yasaklanmıştır.
Yapılan bir testte, mikodalgada pişen bir suyu bitkinin dibine döktüğünüzde bitki 1-2 gün içinde ölüyor. Normal kaynatılan su ise hiçbir şey yapmıyor. Bu da gösteriyor ki, mikrodalgada pişen gıdaların yapısı bozuluyor, zarar verici derecede…
16. Pastörize
Pastörize süt için diye yıllardır bas bas bağırırlar reklamlarda.
Pasterizasyon gıdaların içindeki vitaminleri ve enzimleri öldürür. Bir sıvıyı kaynattığınızda bakterileri öldürür ve steril hale getirirsiniz. Bu gıdanın tadını ve besinsel değerini etkiler. Pasterizasyon ise belli bir sıcaklıkta, sadece belli bazı bakterileri öldürür ve enzimleri devre dışı bırakır.
17. Aspartam
Ortalama insanın günde 2-3 mikrogram tükettiği son derece zararlı bir maddedir. Diyet kolalarda ve soda gibi şeylerde suni tatlandırıcı olarak bulunur. Fareler üzerinde yapılan testlerin sonucu lözemi ve lemfoma olarak gözlenmiştir. Üstelik çok az dozlarda uygulanmıştır. Vücudumuzun her bir kilogramı için alınan 20 miligram aspartamın kanserojen etkisi çok büyüktür.
Aspartamlı bir ürünü karıncaların önüne koyun yemez. Kedi köpek yemez. Ama dünya sağlık örgütü bize yedirmeye devam ediyor.
18. Klor
Yüzlerce senedir içme suların arıtmak için kullanılır. Sadece yıkanmak için kullanılan çeşme suları bile mesane kanseri riskini artırmaya yetmektedir. Özellikle klor yüklü halka açık havuzlarda yüzmek bu riski daha da artırır. Araştırmalar yüksek klor içeren sulara maruz kalanların normal düzeyde klora maruz kalanlara göre %83 daha fazla tümöre yakalandığı kanıtlanmıştır. İçenlerin ise %35i daha fazla mesane kanserine yakalanmaktadır. Havuzlarda düzenli yüzenlerde ise bu risk %57 daha fazladır.
Deri yoluyla kloru emmek ise daha tehlikelidir, çünkü klor bu sefer ağız yoluyla alınmadığı için karaciğeri es geçer, karaciğer ise toksik maddeleri arıtmakla görevlidir.
Pek çok çocuk bezi ve kadın pedi klor içerir. Bu da ağır ve yavaş silahların en çok kullanılanları arasındadır.
19. Koruyucu Madde
Koruyucu madde içeren tüm gıdaların kanserojen etkileri bilinen bir gerçektir. Market ürünlerinden uzak durun. Lütfen!
20. Nükleer tesisler
Fransa'da yapılan bir araştırmaya göre Fransa'daki 19 ayrı tesisin 3 mil çapı içinde yaşayan 15 yaş altı çocukların lösemiye yakalandıkları saptanmıştır. Aynı araştırmayı Almanlar da kendi ülkelerinde doğrulamıştır.
2003'te tüyler ürperten bir rapora göre 1950-1960 yılları arasında yapılan atom bombası testlerinde, rüzgar bulutları ile 60milyon insanın sırf bu yüzden ölümcül kansere yakalandığıdır. Bu bomba içeriğinde Sr-90 diye bir madde içerir. Yine yapılan bir araştırmada 1963 doğumlu çocukların 1950 doğumlu çocuklara göre 50 kat daha fazla Sr-90 taşımaları olmuş. Üstelik bu test sadece dişlerinde yapılmış. Bu bomba testlerinin acilen durdurulmasını J.F. Kennedy istemiş. Çernobil yüzünden kanser olup ölenlerin ise 985bin civarı olduğu belirtiliyor (1986-2004 arası). Buna bağlı ölümler halen devam etmektedir.
Fukişama'daki olayın da kasten yavaş ve ağır ölüm mekanizması olarak yapıldığı iddia ediliyor. Bundan etkilenecek sayının da 200bin kadar olacağı söyleniyor. Başka bir bilim adamının savı ise sadece 200 kilometre çapında yaşayan insanlardan 400bin kişinin kansere yakalanacağı yönünde. Sadece 14 haftada uzaktan etkilenen Amerika'da bile kanser vakası 20bin civarında. Bunlar hep saklanan rakamlar. Yayılan radyasyonu durdurmak için bariz bir aksiyonun alınmayışı da bu komplo teorisini doğrular nitelikte.
Havamıza, suyumuza, besinlerimize kattıklarıyla bizleri yavaş yavaş öldürürken, bir yandan da son nefesimize kadar hastalıkların üzerinden para kazanmaya, rant yapmaya ve modern köleler yaratmaya devam eden sistem gün gelip kendi kanserli yapısı içinde çöküp gitmeye mahkum olacaktır. İnsanların uyanışı, farkındalığı başlamıştır ve durdurulması artık imkansızdır.
Herkesi artık akıllı olmaya davet ediyorum. Yediğinize içtiğinize dikkat edin. Aptal kutusu televizyonlardan, gazetelerden uzak durun. Titreşimlerinizi, frekanslarınızı düşürmeyin. Farkındalığınızı artırın. Egzersizinizi, yürüyüşlerinizi düzenli yapın. Yoga yapın, Çigong yapın, Meditasyon yapın. Hem bedeninizi, hem ruhunuzu, hem de zihninizi sağlam ve sağlıklı tutun. Sevgiyi koşulsuz kabul edin, içinizden eksik etmeyin. Sevgiyle kalın...
Yorumlar
Yorum Gönder