Aşure ve Tarihi
Arapça "on" anlamına gelen "aşara"dan türeme "aşura" sözcüğü, "onuncu" anlamına gelir ve Muharrem ayının onuncu günü cereyan eden Nuh Tufanı'ndan kurtuluş ve Kerbelâ olaylarını çağrıştırır..
Aşurenin ortaya çıkışının en yaygın öyküsüne göre, Hz. Nuh ve inananları, "Fülk-i Selalet" (Tufan Gemisi) Muharrem ayının onuncu günü Cudi Dağı'nın zirvesine oturduğunda Tufan'dan kurtulmuşlar, açlıktan öleceklerken çuvallarının dibinde kalan fasülye, nohut, bulgur, bakla, ceviz, kuru üzüm gibi birbiriyle uyumsuz gözüken tüm malzemeyi (ya da yedi çeşit malzemeyi) bir araya getirerek kazanın içine atmışlar, üzerine kutsal hayat suyundan koyarak kazanı kırk vakit kaynatmışlar, Tufan'ı unutmamak ve Tanrı'nın bahşettiği yiyeceklerin önemini anımsamak için yılda bir kez, "Tufan Yemeği" ya da "Şükran Çorbası" niyetine aşureyi pişirip birbirlerine dağıtmayı kararlaştırmışlardır. Öte yandan aşure, 8 Ekim 680 tarihinde Kerbelâ çölünde Hicri takvime göre Muharrem ayının onuncu gününe denk düşen bir zamanda aç-susuz bırakılarak öldürülen, Hz. Muhammed'in torunu Hz. Hüseyin ile onun oğulları, kardeş çocukları ve askerlerinden oluşan 72 sahabenin anısına tutulan on günlük Muharrem orucundan sonra yasın bitip İmam Zeynelabidin'in sağ kurtulmasından duyulan sevinci simgelemek üzere pişirilip dağıtılmaya başlanmıştır..
Herkes kendi inancına göre aşure bileşimine 7, 10, 12, 33, 40, 41 gibi değişik sayılarda dünya nimeti katmakta ve değişik sayıdaki komşulara dağıtmaktadır.. İçeriğinde 41 değişik yiyecek bulunan çorbada ise kırık buğday (yarma), fasulye, nohut, pirinç, bulgur, bakla, kırmızı mercimek, yeşil mercimek, sarı üzüm, kuş üzümü, çam fıstığı, antep fıstığı, ceviz, fındık, kayısı, erik kurusu, şeftali kurusu, dut kurusu, ayva, incir, portakal, turunç, mandalina, nar, elma kabuğu, hurma, badem, karanfil, çörekotu, susam, böğürtlen, kızılcık, safran, reyhan, tarçın, tuz, şeker (pekmez), gülsuyu, limon suyu, süt ve su bulunur.. Çorbadaki ağırlıklı bileşenler buğday, fasulye, nohut ve şekerdir ; ayrıca tuzu da, çorbanın tadını boz
Dağıtılan aşure kabının yıkanmadan iadesi gerekir. 40 ya da 41 gibi fazla çeşit bileşenin sağlanması güç olduğundan, bu durumda eski insanlar şu çözümü önermişlerdir : "Kırkı tamamlayamayan bir kaşık bal eklesin. Nasıl olsa arılar kırk çeşit çiçeğin nektarını almıştır.."
(PROF.DR. ZEKİ TEZ, "Lezzetin Tarihi")
mayacak kadar koymak ve mutlaka esirgememek gerekir.
Yorumlar
Yorum Gönder