Şeker Faciası

Geçen hafta üniversitedeki beslenme ve diyet bölümü öğrencilerime beyaz şekerin zararlarından bahsettim. Beyaz şeker alındığında hemen kana karışıyor, kan şekerini hızla yükseltiyordu. Bu yükselen şekeri düşürmek için pankreas bezimiz harekete geçiyor, insülin salgılayarak yüksek kan şekeri düzeyini aşağı çekiyordu. Bu kez fazlaca düşen şeker miktarı açlık hissi doğuruyor, yeniden yemek ve şeker almak ihtiyacı doğuyordu. Yani kısır bir döngü sürüp gidiyor, böylelikle fazla gıda alımı oluyordu. Şişmanlık bu şekilde ortaya çıkıyordu. Ayrıca zamanla yorulan pankreas bezi yeterli çalışamaz hale geliyor, diabetes mellitus denilen şeker hastalığına zemin hazırlanıyordu. Beyaz şeker tüketimi arttıkça pek çok zarar kişiyi ve toplumu bekliyor demekti. Şişmanlık, şeker hastalığı, karaciğer bozuklukları,safra kesesi hastalıkları, diş çürümeleri ve çeşitli kanser türleri bunlardan bazılarıydı. Çok fazla şeker tüketimi, kişinin vücut ağırlığı normal olsa bile, pek çok sağlık problemlerine yol açıyordu. Bu problemler arasında hipertansiyon (yüksek kan basıncı), şeker hastalığı, trigliserit adlı kan yağında artma, obezite ve bazı karaciğer hastalıkları sayılabilirdi. Bütün bu problemlere rağmen şeker alımını azaltmak kişi için çok zor olabilirdi. Çünkü şeker bağımlılık yapan bir madde idi. Beyinde sonraki şeker tüketimini teşvik eden tesir görülmekteydi.

Tabi burada bahsettiğimiz şeker, sebze ve meyvelerle doğal olarak alınan şeker değil, yiyeceklere ilâve edilen şekerdir veya sofra şekeridir. Öğrencilerime bunları anlattıktan sonra oturduğum semtteki kaliteli bir pastanenin vitrinine “baklava, pasta, tatlı ve diğer ürünlerimizde beyaz şeker kullanılmaktadır” şeklinde levha asıldığını belirtip sordum: “Beyaz şeker bir sağlık faciası, bünyemiz için zehir etkili madde olmasına rağmen niçin iftiharla bu levhayı asmışlar dersiniz?” Öğrenciler çeşitli tahminlerde bulundular ama gerçeği ifade eden çıkmadı. Kendilerine “Çünkü” dedim ve ekledim:

“Şimdilerde tatlı ve pastalarda kullanılmaya başlanan şuruplar beyaz şekere oranla sağlığımız üzerindeki zararları çok daha fazla. Bu yüzden böyle yazmışlar.” Gerçekten gıda etiketlerinde şu isimleri gördüğümüzde o yiyecekte ilâve şeker bulunduğunu anlayabiliriz: Mısır şurubu, yüksek fruktozlu mısır şurubu, meyve suyu konsantresi, maltoz, dekstroz, sukroz, glikoz şurubu. Çok daha ucuza mal edilen bu kimyasal maddeler sağlımızı tahrip eden facialardır. Paket şeklinde veya ambalajlı gıda aldığımızda içeriğine lütfen bakalım ve zararlı kimyasallar varsa uzak duralım. Özellikle bisküvi, goflet ve şekerlemelerde, konserve ve pastalarda bu şurupların yaygın kullanıldığını bilelim.
Prof. Dr. Sefa Saygılı

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Tirit Yemeğinin Hikayesi

Mevlana Camii ve Turbesi-Konya

Hastalıklar ve Beslenme -İbni Sina 'dan Tavsiyeler